15 Kasım 2012 Perşembe

Bir Kelebektir Ask

Sessiz sakin bir kelebek gibi kendi halinde
Bir oraya bir buraya konar geçersin.
Günü birlik yaşarsın.
Kimseye ihtiyacın yoktur.
Kanatların sağlam olduğu sürece uçmaktan korkmazsın.
Dedim ya sessiz sakin bir kelebek işte.

Ansızın bir çiçeğe konarsın.
Seni kendine çekmiştir artık,
O esrarengiz rengi mi yoksa ciğerine çektiğin o masum koku mu
Nedendir bilemezsin...
Rüzgar esse, fırtınalar kopsa bile
Sıkı sıkıya sarılmış, tutunmuşsundur.
Sanki seninmiş gibi senden bir parçaymış gibi.

Ne garip değil mi?
Bak bağlandın gitti.
Bakışların, gittiğin yerler değişti.
Artık hayatın devamı olan her şey bir anda uçtu gitti.
Eski kondukların hayal oldu...

Şimdi kanatların zarar gördü işte.
Yok yok, kırılmadı, dağılmadı ama,
Sen sen değilsin.
Uçamıyorsun istediğin gibi.
Sokaklar, caddeler, yeşillikler umurunda değil.
Bitti, gitti, yalan oldu her şey.

Gelen rüzgara mı, yoksa seni ona bağlayan renge, kokuya mı söveceksin?
Öyle ya da böyle kapıldın bu rüzgara artık.
Uçamıyorsun kelebek.
İstesen de kaçamıyorsun.
Tadını aldın artık bir kere Aşk'ın.
Ulaştın acının doruklarına.
Koklayamazsın başka çicek.
Kendinle vedalaş artık,
Aşk seni de sende olanı da aldı götürdü.

Son baharın geldi güzelim.
Uçsan uçamazsın
Kaçsan kaçamazsın.
Yaşıyorsun ama öldün sen.
Aşk'a kapılıp bittin sen.

10 Kasım 2012 Cumartesi

Adam Gibi ADAM



Kimsin sen diye başladığı çocukluğum,
Herkes adından bahsediyordu,
Okulda asılı resimlerin, her yerde heykellerin, büstlerin ve sözlerin,
Korktum bazen sert bakışından,
Her an karşıma çıkacakmışsın gibi bir his uyandırıyordun içimde be Adam.
Neydi seni böyle değerli kılan ey yüce İnsan.

Resmi törenlerde, tarih kitaplarında adından bahsettiren Adam,
Neydi seni bu kadar ölümsüz kılan,
Hem arada düşünüyordum,
Bir insan nasıl olur da hem bu kadar yakışıklı hem de Akıllı olabilir,
Mavi gözlerin kimi zaman engin bir deniz,
Kimi zaman uçsuz bucaksız bir gökyüzü...
Ya o sarı saçların ?

Öğrendim kim olduğunu, çok sürmedi.
Annenden babana kadar herkesi tanıdım.
Yaptıkların zaten sayılamayacak kadar çok.
Sen ki Yurtta Sulh, Cihanda Sulh diyen adamsın.
Sen ki Cumhuriyeti kuran Adamsın..
Sen Halkı için kendinden fedakarlık yapmış Büyük bir adamsın.
Kısacası Adam gibi Adamsın

Bakma şimdi ki halimize koca Adam ,
Herkes aynı şeyleri söyler durur.
Seni sen olduğun için değil,
Seni düşüncelerin için değil,
Seni bu vatanı kurduğun için değil,
Seni İlkelerin için değil,
Seni sadece kendi çıkarları için kullananlar doldu taştı memleket ATAM.

Sen memleketin dört bir yanını başın dik gezerken,
Şimdikiler başı dikmiş gibi gezer oldu be Atam.
Bülbülün altın kafeste.
Vatanım diyen çok ama vatanı için bir şey yapan yok yüce İnsan.
Gel desem eminim görmek istemezsin kurduğun bu Vatana.

Artık, bahsettiğin damarlardaki asil kanda sadece,
Çıkar, menfaat, çalmak, çırpmak, soymak var Atam.

Gitmeseydin ne olurdu sanki?
Hep Baş Öğretmen olsaydın,
Derslerde sıkılmazdık.
Hep Baş Bakanımız olsaydın,
Seçerken korkmazdık.
Hep Olsaydın
Hep Birlikte yaşamayı öğrenirdik.

Sen gittin ya Özledik seni be Adam.
Özledik Seni be Atam.
Anıyoruz belki ama Anlayamıyoruz anlatmak istediklerini.
Sözlerin, Nutukların, Hitabelerin bize bin ömür yeter belki
Ama sesini özledik be Atam.
Özledik seni ey yüce insan, İnsandan da öte
"Adam gibi Adam."


                                                                   [Ali Hikmet GÜNDOĞDU ]






2 Kasım 2012 Cuma

Kararsızlık

Kararsızlıktır insanın eceli, belki de geleceği...
Ölmek mi kalmak mı bilemezsin,
Beklersin sabırsızca.
Karamsar olmayım dersin ama yenik düşersin.

Mutlu olduğun anlarda gelir kapını çalar umutsuzluk,
Açmak istemezsin ama merakta edersin geliş sebebini.
Korkarak yanaşırsın kapıya ve açmak zorunda kalırsın
Beklediğin misafir gelmiştir.
Davet edersin içeriye, bir çay, bir kahve, bir su...
İkram etmek istersin ama
Boğazın düğümlenir ve titrersin.
Soramazsın "Ne alırdınız?" diye...

İçindeki fırtınalar işte o zaman kopar.
Dağıtır her şeyi, toz duman olur her yer.
Kafanı kaldıramazsın.
Gözünü açamazsın bedenin yorgun düşer

Neden geldin ha?
Neden gelmeden haber vermedin ey Umutsuzluk, karamsarlık...
Hazır değildim belki.
Mutluluklarımla mutluydum belki neden hiç sormadın?

Şimdi gitti benden. Bende olanlar başkasının oldu.
Eksik kaldım kendimden,
Dört duvarım vardı onu da yıkıp gittin.
Dili yoktu belki ama dinlemesini biliyordu.

Ey umutsuzluk..
Gelişin de gidişinde neden hep olumsuzluk?
Belki sensiz hayatın tadı yok,
Sen olmazsan mutluluğun tanımı yok belki...
Dedim ya haber etseydin bari,
Hazırlardım kendimi sana
Az da olsa mutluluklarımı saklardım senden.
Yatağın altına, gardolabımın gizli bölmesine

Umutsuzluk sen yıkarsın en yüksek hayalleri..
Adında meymenet yok ki..
Baksana şöyle bir kendine,
U-Mutsuzluk.
İsiminde senin gibi, içinde gizli mutsuzluk .
Gelişin de gidişinde hep olumsuzluk...