30 Mayıs 2012 Çarşamba

KendimCe

    Benim hakkımda merak ettiğiniz şeyler olabilir. Tabi olmak zorunda değil umrunuzda da olamayabilirim.Yazdıklarımla sizi hiç etkilemiyor olabilirim. Bunların şu an için hiç bir önemi yok aslında. Bugün hepimiz bir Sanal alem kurbanıysak veya kimilerine göre kahramanıysak  veya kölesi veya bağımlısı... konuyu nereye bağlayacağımı unuttum iyi mi? unuttum dedim de aklıma geldi. Oruç olduğumu unutmuş gibi yapıp yediğim saman cipsler vardı. Yani normalde unutmuş gibi yapmam unuturum ama bu istisna olduğu için unuttum deyince aklıma gelen buydu.Bu yüzden unutkanlık hep başıma bela olmuştur. Bak görüyor musun yine nerden nereye geldik. Sorun mu?
   Değil tabi. Sonuç olarak hepimiz aynı yolun yolcusuyuz . Hem rahat, konforlu, Açık Büfe, WiFİ , Cam kenarı ve en önemlisi yanımız boş. Ne kadar güzel değil mi aslında her gün her saat bir yolculuk yapıyoruz . Nereye gittiğimizin önemi yok... Yalnız başımıza çıkıyoruz yolculuğa ama yolda tanıştıklarımızı hayran kadlıklarımız ve hayran bıraktıklarımız yanımıza kar kalıyor. Bak görüyor musun bir yolculuğa daha çıktın ve o ses sanki  yanındaymış gibi ürperdin belki de...

    Kışşş Kışşş ....
Sayın yolcularımız Firmamızın A-şehrinden B-şehrine olan yolculuğumuzun son durağı olan B-şehrine gelmiş bulunmaktayız. Lütfen Koltuklarınızı dik konuma getiriniz. El bagajlarınızı ve bagaj kuponlarınızı unutmayınız. Bu yolculukta bize eşlik ettiğiniz için teşekkür eder , bir sonra ki seferde görüşmek dileğiyle...

Doyumsuz sohbetimize devam etmek için Tıklayınız.
                                                                                                                                    [hikmetCe]

25 Mayıs 2012 Cuma

Sus Payı...


Susmak : Türkçe kelimeleri arasında en değerli ve en anlamlı olması nedeniyle bir çok cümle içerisinde kullanılmaktadır. Sebebi olmaz bazen. Bazense en ağır şekilde gerçekleştirilir. Genelde fiil olarak kullanılan bu kelime; bazen sıfat,bazen de isim olmaktadır hayat denilen cümlede.

 Susmak : Yapılan saygısızlıklara karşı damarında dolaşan kanın beyin damarlarını zorlamasına sebep olan durumdur. Patlamaya hazır bir volkan gibi olur kafan. Ancak bir toplu iğne saplanır ve sallanmış kola gibi hafiften asidin kaçar.İşte bu susmak fiilini gizli özne yapan bir durumdur.


 Susmak : Bazen ders ismini de aldığı zamanlar olur. Haftada 8 saat yılda 10 hafta yani toplamda 80 saat olarak düzenlenen 3 kurluk bir kurstur. İlgisizlik nedeniyle sesini duyuramayan kurs; alanında tecrübeli hocalar tarafından verilir. En başarılı öğrencileri zeki ve geveze olanlarıdır. En başarısızları ise sadece geveze olanlardır.Gevezeler bu kurstan oldukça güzel ders çıkarabilirler.



 Susmak : Sıfat olduğu durumlarda tek başına olur. yani Yalnız kalır. Susarsın neden ama ? İşte bunun sebebi yalnızlıktır. Kimsen yoktur çevrende 2 kelam edeceğin. Bazen çiçeklere, böceklere anlatırsın derdini ama düşünen ve düşündüğünü gerçekleştiren varlıklara karşı susarsın, Susmak zorunda kalırsın.



 Susmak  : En çok ilgi gören mesleklerden biridir. Her meslekte olmadığı gibi "çıraklık,kalfalık,ustalık ve patronluk" gibi aşamalardan geçer. Herkes başarılı olamadığı için çıraklık döneminde vazgeçip başka mesleklere yönelir. 



 Susmak : En anlamsız davranış biçimidir. Olur olmadık yerde susmak bazen çıkılmaz yollara girmene ve sağına soluna aptalca bakmaktan benliğini kaybetme gibi ölümcül hastalıklara sebep olur. Susulmaması gereken düşünen varlıklar vardır. Bunlarla günde 3 kere aç veya tok karnına konuşmak gerekir. Hastalığın tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemdir. Düşünen varlıklar kimdir? Çok basit hayatınızda sizi düşünen varlıklar vardır. Bir de kendini düşünen ve son olarak düşündüğünü zanneden varlıklar... Tabi ki de hayatımızın her alanında bizi düşünen ve bizim de düşünen varlıklar olarak hayatımıza devam etmemizi isteyen " Ana,Baba ve Yâr "
   



     Neyse artık susma vakti geldi. Yukarıdaki "Sus"lardan kendinize pay çıkarmanız dileğiyle....

13 Mayıs 2012 Pazar

Anne...


   Anne duygusunu yaşayan yaşatan tüm Annelerin öncelikle ellerinden öpmek isterim...

   Her yılın Mayıs ayının 2. Pazar günü neleri düşünmemiz gerekir biliyor musunuz ? Hadi gelin beraber düşünelim..

-Hangi varlık uykusunu bölen bir varlığa yıllarca tahammül edebilir?
-Hangi dostunuz en ufak can sıkıntınıza veya derdinize günlerce ağlar geceleri uykusuz kalır?
-Hangi dostunuz karşılık beklemeksizin 365 gün 6 saat saçını süpürge eder?
-Hangi sevgiliniz Platonik bir aşka ömrünüz boyunca itaat eder?
-Hangi insan yıllar boyunca tökezlediğiniz yollarda kolunuzdan tutup destek olur ?
-Ben her zaman yanındayım diyenlerin kaçı hatalarınıza rağmen yanınızda?
-Üzülme bu da geçer diyen sözde Kankalarınızın kaçı senin yerine üzülür?
-Şimdi yemek yememiştir "AÇTIR" diye düşünüp aç bekleyen kaç Panpanız var ?
-Kutsal olan İnsanlar ancak hatalara hata ile karşılık vermezler...

   Yaş önemli değildir bir anne için.İlk adım atışından son adımına kadar Göz bebeğisindir annen için.Narinsindir, dokunulmazlığın vardır ömür boyu. Allah aşkına Kötülüğünü istediği oldu mu hiç? Hep yanındadır hatta yanı başındadır.Saçının teline zarar gelse Yüreğinden bir parça kopar. İçine atar derdini ama dışına vurur sevgisini. 365 günün 1 gününde sevgimizi içimize atarsak Haksızlık olur sana.

                              Anneler Günün Kutlu Olsun En Kıymetli ve En Kutsal İnsan.

4 Mayıs 2012 Cuma

Yalnızlık...

  Kusura bakmayın sizi rahatsız ediyorum belki de ama yardıma ihtiyacınız olduğunun farkındayım. İzin verirseniz iki dakika içeri geçip konuşmak isterim. Eviniz çok hoşmuş. Benim evime çok benziyor. bir bilgisayar klavye mause sandalye masa halı yatak dolap... gerçekten çok garip çok benzemiyor bire bir aynı. Neyse fazla gevelemek istemiyorum lafı.
  Bu sefer söze nereden başlayacağımı biliyorum. izin verirsen kapıdan başlamak istiyorum.yok yok ayağı kalkıp kapıdan tekrar girmeyeceğim lafa. kapının kapalı olması dikkatimi çekti. amacını öğrenmek isterim. Aileni rahatsız etmek istemiyorsun müzik ve klavye sesleriyle değil mi ? Ya da Televizyon veya onların sesi mi seni rahatsız ediyor? İkisi de olabilir ama genelde iki taraflı bir rahatsızlık söz konusu.
  Karşında konuşabileceğin o kadar insan var ki ? Facebook , Twitter , Msn (hotmail) açık duruyor ve Çevirim içi (online) olanların haddi hesabı yok değil mi? ama her ne [hikmet]se konuşasın gelmiyor hiçbiriyle. Çevrende o kadar insan varken yalnızlık çekiyorsun.
  Mesela yan oda da olanlar bile umrunda değil ya da sen onların umurlarında. Herkesin kafasında farklı birer soru işareti değil mi? Baksana sabahtan beri koduğum "?" nin önünü alamıyorum. söz veriyorum daha fazla soru işareti bırakmayacağım kafanda.
  Bir şairin sözü aklıma geldi seninle paylaşabilir miyim.Diye sormayacağım bu sefer. Çünkü biraz önce söz verdim sana. Bak ne diyor "Bana ancak dilsiz anlattı, dili olanın dile getiremediklerini" işte tam da bundan bahsediyorum.
  Bana bak sersem... Sana çok önemli cümleler sarf edeceğim sonra da kapıyı çarpıp gideceğim. Her gün bu saatlerde bi uyuzluk geliyor üstüne uyusam mı uyumasam mı şunu mu yapsam bunu mu yapsam şuraya mı gitsem şunu mu alsam bunu mu alsam gibi saçma sapan sorularla kafanı bulandırıyorsun. 2 gram beyini bunlara harcıyorsun. yazık değil mi o güzelim ceviz içi gibi kıvrımları olan içinde binlerce tilkinin döndüğü beyine.
 Bugün ve her gün olduğu gibi yalnızlık bizim tek arkadaşımız . Yalnız değiliz bu yüzden .Hepimizin Yalnızlık adında bir dostu var işte bu yüzden hepimiz Yalnızız. yani yalnız değiliz.
  Neyse kapıyı çarpmayayım bu hoş sohbet için teşekkürler...